Donnerstag, 18. August 2011

Savaşı kim kaybeder? Savaş ne kaybettirir?




Güçlü olanın her zaman kazanacağını savunmak tarihten bihaber olan budalaların işidir. Zorbalıkla başka milletleri dize getireceğini düşünmek ise ahmakların.


Eğer bu dünyanın çarkı her daim güçlüden yana dönseydi Cezayir Cezayir olmazdı. 


Geçtiğimiz yüzyılın ortalarından 1962'ye kadar Fransızlar o kadar çok Cezayirli öldürdü ki bağımsızlığı kazanan ülkenin üçte biri yetimlerden oluşuyordu. 


Cezayir Ulusal Kurtuluş Savaşı sırasında Fransızların 800 bin askeri, hava ve deniz gücü, gelişmiş silahları ve yerli işbirlikçileri vardı. Bunun karşısında 8 sene süren savaşta Cezayirli ulusalcıların silahlı gücü 45 bindi. Çoğu da savaş sırasında hayatını kaybetti. 


Kağıt üzerinde her şey Fransızlardan yanaydı. Ama gelgelelim savaşın sonunda arkalarına bile bakmadan ülkeden kaçan Fransızlar oldu. 


Zavallı Fransız generaller 1961'de Cezayir'de tesis edemedikleri iktidarı kendi vatanlarında bir dabe yaparak tesis etmeyi denediler, o da tutmadı. 


***


Sömürgeler tarihinin sayfalarını karıştırırsanız Cezayir'e benzer onlarca örnek bulabilirsiniz. Bunu fazla sol bir örnekleme olarak nitelendirenler açıp Kuran-ı Kerim'de Kudüslü Talut'un (kimileri Saul de der) bir avuç askerle giriştiği savaşı nasıl kazandığının anlatıldığı Bakara Suresinin 249. ayetinde neler yazdığını okusun: “Allah’ın izniyle büyük bir topluluğa galip gelen nice küçük topluluklar vardır”


***


AKP hükümetinin her kanadından artık Kürtlere karşı yürütülen savaşın daha da boyutlanacağı yönünde mesajlar geliyor. Türk siyaseti, devlet kurumları, medyası toplumu şiddetli bir savaşa hazırlamakla meşgul bugünlerde. 


Fatih Altaylı da tutup AKP'nin Ramazan'dan sonra DTK ve BDP'ye karşı büyük bir operasyon yapacağını ve 1400 kişinin tutuklanacağını yazmış. Devletin yeni gazetesi Taraf Hakkari’ye büyük bir operasyon olacağını duyuruyor.


Yeni bir KCK operasyonu olacağı yönündeki bilgiler kulaktan kulağa yayılıyordu zaten. Altaylı bu söylentileri biraz ete kemiğe kavuşturmuş. 


Türkiye'nin PKK'ye karşı bir sınırötesi operasyona hazırlandığı da sır değil. Önümüzdeki dönemde sınırın o tarafında da bu tarafında da çatışmalar yaşanacak. Bu kesin. 


***


Cevabını Türk medyasında kimsenin vermediği, veremediği soruyu soralım kendimize: “Bu savaş ve sertlik politikaları kime ne kazandıracak?”


Yazının başındaki Cezayir örneği boşuna değil. Sertlikle, güçle, zorbalıkla, bastırmayla, onbinlerce insanı cezaevine tıkmayla kazanılsaydı Fransa Cezayir'de kazanırdı. 


Fransa kaybetti. 


Fransız ordusunun Cezayir'de kaç kez zafer ilan ettiğini, kaç kez silahlı mücadele veren tüm gerillaları tasfiye ettiğini bileniniz var mı? Frantz Fanon'un “Cezayir Bağımsızlık Savaşının Anatomisi”ne bu konuda başvurabilirsiniz.


***


Türkiye de Kürtlere karşı bahsedilen düzeyde bir savaş ilan ettiği anda kaybedecek. 


Birincisi ve herşeyden önemlisi Kürt sorununda daha fazla çatışma, daha fazla şiddet Kürtler ve Türklerin bir arada yaşamasını içeren tüm çözümleri devre dışı bırakacak. Türkiye Kürtleri kaybedecek. 


İkincisi Türkiye tarihinin en büyük iç çatışmalarından birine sürüklenecek. Türkler ve Kürtlerin karşı karşıya gelmesiyle doğacak olan şiddet olaylarının sonucunun nereye varacağını tahmin etmek hiç de zor olmasa gerek. 


Üçüncüsü Kürt sorununun çözümünde militarist yaklaşımın ağırlık kazanmasıyla ordunun siyasal etkinliği yeniden yükselecek. Bu etkinlik yüzde yüz AKP hükümetine karşı dönecek ve sistem içindeki çatışmanın da önü açılacak. 


***


Ve bu savaşı PKK kazanır. Türk ordusu şu anda eli silah tutan bütün PKK gerillalarını teker teker öldürse dahi PKK kazanır. 


Bu zafer güçle alakalı değil. Tarihsel anın doğasının gereği bu. 


Türkiye'deki Kürtler arasında kök salan ulusal bilinç artık geriye döndürülemez bir ivme yakaladı. Böylesine güçlü bir ivme bir kez bir topluluk içerisinde yakalandı mı dünyadaki hiçbir güç bunun önüne geçemez. 


Türkiye işte bu yüzden iki seçenekle karşı karşıya. Ya Kürtlerle ortak vatan prensibi içerisinde demokratik bir cumhuriyet çatısı altında yaşanır ya da Kürtler Türkiye'den kopar. 


Bu denklem bu kadar basit. 


Basit olduğu kadar sonuçları da yakıcı.


(17 Ağustos 2011 tarihinde ANF'de yayınlanmıştır)

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen