Nazım Hikmet’in Kürtlere, Kürt sorununa, Kürtlerin ayaklanmalarının katliamlarla bastırılmasına karşı sessizliği her zaman tartışma konusu olagelmiştir. Türkçe’nin en büyük şairi, modern Türkiye tarihinin en etkili komünist figürlerinden biri olan Nazım’ın eserleriyle sabit enternasyonalist duyarlılığı neden Kürtler söz konusu olduğunda adeta bir duvar kesilmiş, ünlü şair Kürt katliamlarına karşı sırtını nasıl olup da dönebilmiştir?
Sol cepheyi, Nazım’ı sevenleri çok kızdıran bir tartışmadır bu. Çokça rastlamışızdır Nazım’ın insan sevgisini anlatıp Kürt meselesine karşı duyarsızlığının söz konusu olmadığını ifade edenlere. Nazım’ı eleştiren Kürtler çarçabuk olaya milliyetçi bir perspektiften bakmakla itham edilirler. Lakin nedense kimse “sarı nehre doğru akan ordunun” içindeki Nazım’ın, içinin daussılası Madrid kapısındaki nöbetçinin güzel gözlerindeki Nazım’ın yüzünü neden Kürtlere dönmediğini açıklayamaz. Nazım’ın kalbi dünyanın değişik yerlerinde mücadele veren halklar için atmıştır da yanıbaşındaki Kürtler için atmamış mıdır?