Mittwoch, 13. April 2011

Araklama bestelere ulusal güfteler





Efendim, uyanık Alman’ın biri İstiklal Marşı’nın telif haklarını alıp 23 Nisan’da okudular diye bir okuldan ücret talep etmiş. Büyük haber! Kimse adamı yakalayıp, “ulusal dava uğruna” döve döve telif hakkını geri almasın diye ismini cismini açıklamıyor.

Şimdi memleket endişe içinde. Ya İstiklal Marşı’nın telifi bir devlet-millet düşmanının elinde çıkarsa? “Okutmuyorum, satmıyorum” diye inat edip, uluslararası alanda bir krize neden olursa?

Biraz okuyup araştırdım. Aslında hiçbir milli marşın telifini almak mümkün değil. Ancak bir sanatçının milli marşlar üzerinde yaptığı aranjelerin telifi alınabiliyor ve bunlar kullanıldığında telif hakkı talep edilebiliyor. Muhtemelen Türk hükümetini ayaklandıran olayın arkasında da böyle bir durum var. Yani geçmişte öğrencileri askeri nizamda sıraya geçirip, merdivenlerde dikilerek ve parmak sallayarak İstiklal Marşı’nı okutan kadrolu kadrosuz müzik öğretmenlerinin endişelenmesine gerek yok. 

İstiklal Marşı’nın telifi pek bir sorun yaratmaz da ama İsveç devleti vaziyete bir uyansa, Türkiye’den bayağı bir telif hakkı koparabilir herhalde. 

Hani Türk milli duygularının tavan yaptığı her türlü etkinlikte söylenen “Dağ başını duman almış, gümüş dere durmaz akar tralalala” diye devam eden Gençlik Marşı var ya. Bestesi bir İsveç şarkısı olan “Tre Trallande Jantör”den birebir araklama. 

“Tre Trallande Jantör”ü olaya biraz daha çarpıcılık katmak isteyenler “Üç Şırfıntı Kız” diye çeviriyor ama, tam olarak anlamı bu değil. Ormanda şarkı söyleyerek gezinen (muhtemelen sarışın) üç İsveçli kızdan bahsediliyor ya, direkt böyle bir çağrışım yapıyordur herhalde.

1916 yılında Selim Sırrı Tarcan ve Ali Ulvi Elöve oturup savaştan savaşa sürüklenen halka moral vermek için bir marş yapmaya karar verir. Selim Sırrı besteyi araklar, Elöve de sözlerini yazar ve marş ilk kez Öğretmen Okulu’nda söylenir. 

Marş umulmadık bir şekilde çok tutar ve 1938 yılında da bu marş Türk meclisi tarafından Gençlik Marşı olarak adlandırılır. 

Rivayete göre 1955 yılında İsveç’ten bir jimnastik ekibi Spor ve Sergi Sarayı’nda yaptıkları gösteriyi “Tre Trallande Jantör” şarkısı ile bitirirler. Tabii Türk seyircisi yerinde durur mu? Herkes ayağa fırlar hep bir ağızdan “Dağ başını duman almış... Yürüyelim arkadaşlar” diye başlarlar. İsveçli sporcular da oracıkta şaşkınlıktan apışıp kalırlar. 

“Tre Trallande Jantör”ün bestecisi Felix Körling’in torunlarına tavsiyemdir; eğer elleri dardaysa şu telif olayına bir girsinler. Türkiye onu da millileştirmek için bir sürü para sayacaktır. 

Sadece bu değil. Onuncu Yıl Marşı’nın bestesinin de araklama olduğu iddia edilir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun onuncu yıldönümü vesilesiyle bestelenen marşın girişi, Jean Jacques Rousseau’nun “La Devin du Village” operasından araklama olduğu ilk seslendirildiği günlerde dahi büyük tartışma yaratmıştır. 

“Çıktık açık alınla on yılda her savaştan” diye söyleyen bölüm Fransızca orijinalinde “Bütün saadetimi kaybettim / hizmetçimi kaybettim” güftesine denk gelir ki alakayı ara ki bulasın. Aynı melodi farklı halklarda nasıl duygular yaratıyor bakar mısınız?

Herkes bilir ama “Bir başkadır benim memleketim” şarkısının bestesinin bir hahamın aşkını anlatan bir Yahudi şarkısından araklandığını belirtmeden geçmeyeyim. “Çırpınırdı Karadeniz bakıp Türk’ün bayrağına”nın bestesi de Sayat Nova adlı bir Ermeninin “Kamanca” adlı şarkısından alınmıştır. 

Bu liste de böyle uzar gider...

Bize, bunların hepsinden bihaber küçük çocuklarken, okulda bu marşları çığırttırıp durdular. 

Hoş, bihaber olduğumuz sadece bu değildi. Uludağ’ın eteklerinde bir okulda okuyup Uludağ’ın adının Türkiye Cumhuriyeti kurulana kadar “Keşiş Dağı” olduğunu ve adını Hıristiyan geleneğinden aldığını da bilmiyorduk. 

Neyse, bari yeni kuşak kendini kurtarsın. 



(11 Aralık 2010 tarihinde Yeni Özgür Politika gazetesinde yayınlanmıştır)

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen