Freitag, 11. Mai 2012

Talat Paşa suikastında Dêrsim parmağı

                                                             (Tehliriyen; soldan 2.)


1921 yılında Ermeni Soykırımı’nın kilit isimlerinden Talat Paşa, İngiliz istihbaratçı Aubrey Herbert ile Berlin yakınlarında üç gün süren bir dizi görüşme gerçekleştirmişti. Bu görüşmelerde Talat Paşa, son 10 yıldaki Osmanlı politikaları konusunda Herbert’e uzun uzadıya açıklamalarda bulunmuş, soykırımı inkar etmiş ve hatta Turancı hareketi İngiliz çıkarlarına karşı harekete geçirebileceğini söylemişti. 
Ne tuhaftır ki bu söyleşiden 9 gün sonra Talat Paşa, Berlin Hardenberger sokağındaki evinden çıktıktan kısa bir süre sonra Soghomon Tehliriyan tarafından öldürüldü. Tehliriyan, Talat Paşa ile yüzyüze gelmiş ve onu geçtikten kısa bir süre sonra elindeki revolveri kafasının arkasına dayayarak ateşlemişti. 
Tehliriyan suikastı gerçekleştirdiğinde henüz 24 yaşındaydı. Cenevre’den kısa bir süre önce Berlin’e taşınmış ve Talat Paşa’nın evinin tam karşısındaki bir apartmana yerleşmişti. Tehliriyan 1 ayı aşkın bir süre Talat Paşa’yı gözledikten sonra suikastı gerçekleştirdi. 
Tehliriyan davası, Berlin’de iki gün gibi kısa sayılabilecek bir sürede görüldü ve sonuçta sanığın Ermeni Soykırımı sırasında yaşadıkları nedeniyle cinnet geçirdiği ve bu nedenle suçlu sayılamayacağı kararı verildi. 
Talat Paşa suikastı davası da böylece tek bir kişinin işlediği bir cinayet olarak kapatıldı. İngiliz istihbaratının bu suikastlerdeki rolü hiçbir zaman ciddi bir araştırmaya da konu olmadı ama tarihçiler genel olarak Nemesis Operasyonu’nun o yıllarda henüz oluşmaya başlayan Ermeni diasporası ve bir avuç genç Ermeni militanın yeteneklerinin çok ötesinde olduğu konusunda hemfikir. 
***


Tehliriyan aslen bugün Erzincan sınırları içinde yer alan Çadırkaya köyünden. Ermeni dilindeki adıyla Nerkin Pekeriç. Nerkin “Yukarı” anlamını taşıyor. 20. yüzyılın başlarında nüfusunun tamamına yakını Ermeni olan bu köy soykırım sırasında tamamen yok edilmiş.
Kendi anlatımına göre Tehliriyan’ın ailesi kaçmaya çalıştıkları sırada gözleri önünde öldürülmüş ve kendisi de yaralı olarak kurtulmuş. İki ay boyunca Dêrsimli bir Kürt ailenin yanına sığınmış ancak iyileştikten sonra aile onu daha fazla saklamak istememiş. Kılık değiştirmesi için Tehliriyan’a Kürt elbiseleri giydirmişler ve Horasan’a kaçmasını salık vermişler. 
Tehliriyan Berlin mahkemesinde verdiği savunmada Dêrsimli Kürtlerden Harput’da büyük katliamların yaşandığını öğrendiğini de anlatıyor. Kendisi gibi kaçak iki Ermeni’yle birleşmiş, iki ay dağları aşarak İran’a ulaşmak için yürümüş ve sonunda Van’ın kuzeyindeki  Rus ordusunun mevzilerine ulaşmışlar. 
Kürt kıyafetleri giymeleri yüzünden önce Rus askerleri Tehliriyan’a şüpheyle yaklaşmış ancak onun cephe arkasına geçmesine izin vermişler. Tehliriyan bu şekilde Doğu Kürdistan’ın Salmas şehrine ulaşmış. Oradan da Ermenilerin yardımıyla Avrupa’ya göç eden Ermenilerin çıkış noktası olan Tiflis’e geçmiş. 
Tehliriyan özellikle Dêrsim Kürtlerinden çok yardım gördüğünü ve bu şekilde hayatta kaldığını, yaşadığı sürece sık sık dile getirmiştir. Artık bu Talat Paşa’nın kafasına sıkan Ermeni gencine “yardım yataklık” sayılır mı bilemem.  
Dêrsimli Kürtlerin o dönemde Ermeni kaynaklarının verdiği rakamlara göre çoğunluğu Harputlu olmak üzere 20 binden fazla Ermeni’yi Rus hatlarının gerisine geçişine yardım ettiği biliniyor. Bunların aralarında çok ilginç isimler var. Artık onlar da başka bir yazı konusu olsun.



(28 Nisan 2012 - Yeni Özgür Politika)

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen