Samstag, 17. September 2011

Eşekleri vurmasınlar


Hama'nın çıkışında 13 eşeğin Suriyeli askerler tarafından kurşuna dizildiği görüntüler tüm Türk televizyonlarında “eşekleri de vururlar” başlığıyla defalarca yayınlandı. Bu görüntüleri izleyip ahlanıp vahlananların Türk ordusunun Botan'da 90lı yılların ikinci yarısında katır ve eşekleri gördükleri yerde vurduğundan haberi yok tabi. 
Yanlış okumadınız, Türk ordusunun son teknoloji ürünü silahlarla donatılmış askerleri işi gücü bırakmış dağlarda eşek katır avlıyordu. Hatta katır ve eşeklere karşı özel hava operasyonu dahi düzenlendiğini söyleyenler var. 
Hama'dakilerin suçu neydi bilmiyorum ama Botan'dakilerin suçu yardım ve yataklıktı. Gariban hayvanlar dağ kovuklarında öyle öldü gitti. Öldürülmeleri hiçbir işe de yaramadı. 
O kadar çok at, katır, eşek öldürüldü ki 1996-99 yılları arasında Botan illerinde soyları kurudu, alıcıları İran'dan ithal etmeye başladı. 
***
Eşeklerin öldürülmesinin günahı bir tarafa, izahatı da zor bir durum. Zira eşek sivil eğilimli bir hayvan. Çok anırıp yer deşifre ettiği için Kürt gerillaları tarafından pek tercih edilmez. Suyu bitince dünyayı ayağa kaldırır. Açken karşıdan gelen birini görse onun dikkatini çekmek için en üst perdeden anırmaya başlar. İnsanlar arasında ayrımcılık yapar. Hassastır. 
Buna karşın katırlar ve atlar askeri kullanıma daha uygundur. Eşeklerden çok daha güçlüdür, sessizdir, açlığa dayanıklıdır.
Eşeğin katır ve atlara karşı pozitif özelliği ise intihar eğilimli olmamaları. Katır ve atlar çok zorlandıkları zaman kendilerini uçurumdan atarken eşekler böyle bir davranışa hiç girmez. 
***
Filistinliler 2003'te bir eşeğin üzerine bombalar bağlayıp salmışlardı İsrail askerlerinin üstüne. İşe yaramadı, kimsenin burnu bile kanamadı. Eşeğin böyle eylemlere uygun olmadığını fark eden Filistinliler bir daha da bu hayvanlara karışmadı. 
Bir ara sanki Kürdistan'da da böyle bir mesele oldu diye hatırlıyorum ama kime sorduysam anımsamadı bile. Herhalde ben hatalıyım. 
***
Bu kadar insan ölürken, hayvanların ölümü üzerine bu kadar yazmak da neyin nesi diyenler olacaktır. 
Her zaman da olur. 
Meşhur bir bilimsel deneyden de örnek verilir her seferinde. İşte bir deney grubuna ekranda önce öldürülen insanlar gösterilmiş ardından da öldürülen kediler, köpekler; insanlar kedi ve köpeklerin öldürülmesine daha fazla tepki vermişler vs vs. 
***
Neden biliyor musunuz? 
Çünkü insanlığın büyük bir bölümü -çok küçük bir azınlık dışında- bugün makul gerekçelerle bir insanın öldürülebileceğine inanıyor. 
Bu beşeri medeniyetin doğası olarak kabul edilmiş bir gerçek. 
Ne kadar insanın ve kimlerin öldürülmesi konusunda ikna olduğunuz, hangi pencereden dünyaya baktığınızla alakalı bir durum. Ve nasıl programlandığınızla. 
***
Şahsen söyleyeyim benim kahramanlarımın tümü (Peter Pan hariç) adam öldürmüş ya da adam öldürülmesinin emrini vermiş insanlar. (Peter Pan da çokça adam yaralamış, kötülere çok fenalıklar yapmıştır)
Çok ayıpladığımdan, çok abes bulduğumdan değil, dünyanın düzeninin böyle döndüğünü anlatmak için söylüyorum bunları. 
Bugün dünya üzerinde güç dediğiniz kimin daha fazla adam öldürme potansiyeline sahip olduğunun orantısından başka nedir?
***
Gücün kutsandığı, insanların dev savaş makineleriyle gururlandığı bir çağda kendinden çok daha zayıf, çok daha güçsüz bir varlığı sevmek güzeldir. 
Bu yüzden hayvan sevgisi güzel ve takdir edilecek bir şey. 
Gerçek bir hayvanseverin insan öldürebileceğine inanmam ben. 
Hama'daki adamlar eşekleri öldüremeyecek kadar “yüreksiz” olsalardı, insanları hiç öldüremezlerdi. 
O yüzden işte eşekleri vurmasınlar; eşekleri “dahi” vurmasınlar.  


(17 Eylül 2011 - Yeni Özgür Politika)

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen