Donnerstag, 23. Juni 2011

Onurlu ve diğer Dersimliler



Bu ayrım da yeni çıktı. Aslında bir süreden beri bir kesim Dersimli devrimciler, yurtseverler arasında tuhaf bir şekilde dillendiriliyordu da 12 Haziran seçimlerinde Blok oyları dibe vurup Ferhat Tunç seçilemeyince artık çok yaygın bir şekilde kullanılıyor.

Bloğa oy verenler onurlu geri kalanlar da ... kelimesini kullanmak bile zoruma gidiyor.
Herşeyden önce seçimi kaybeden bir siyasi parti, grup, blok, ittifak herneyse öncelikle sorumluluğu kendi siyasetinde, yerel örgütünde, kitlelere kendi siyasetini taşıyan organlarında arar. Dersim’i kaybeden Blok yetkilileri de seçimlerden sonra çıkıp biz Alevi siyasetimizi gözden geçireceğiz dedi. Doğru yaklaşım buydu. Ama gel de bizim cennaha bunu anlat. Dersim onurunu koruyamamışmış. Seyit Rıza’ya layık olamamışmış. Hatta katiline, tecavüzcüsüne oy vermiş.

Bunları söyleyen birine Dersim’de siyaset yürütme imkanı kalır mı Allah aşkına? Yani yüzde 70 oy alsan sonra geri kalan yüzde 30’a laf yapıştırsan anlaşılır bir tarafı olur. Ama gelgelelim Dersim’in yüzde 77’si oy Blok’a oy vermemiş. Başını önüne eğip bundan sonra neleri değiştirmen, neleri yenilemen, neyi katıp neyi çıkarman gerektiğini düşüneceksin demek ki. İnsanlara kendi gerçeğini, Dersim için neler öngördüğünü anlatmanın yollarını bulacaksın.

Kaldı ki bakın Blok bu herkesle diyalog yöntemini etkili bir şekilde kullanarak bugün Kürt illerinde olağanüstü bir başarı sağladı. 1990’larda operasyonlarda en önde yer alan birçok korucu aşireti bugün ısrarlı diyalog ve örgütleme çabalarıyla artık Blok saflarında yer alıyor.

Kürt siyasal hareketinin özellikle 1999 sonrasındaki en büyük başarısı nedir derseniz bence budur. Kürtlerin kendi aralarında çatışma potansiyelini düşük ve hatta marjinal bir noktaya çekmek bugünkü siyasal başarının anahtarlarından biridir.

Tabii bu konuda daha alınması gereken çok yol var. Ama bugüne kadar alınan mesafe mutlak bir zafer kazanılmasının mümkün olduğunu gösteriyor.
Yeter ki “beyazlaşılmasın”, önyargılar rehber edinilmesin.
Onur Öymen kafasının nelere muktedir olup olmadığını daha iyi düşünmek lazım. Öyle halkın bir kesimine hele hele ağırlıklı bir kesimine hakaret edip dil uzatarak tek bir Dersimliyi kazanmak mümkün değildir. Aksine kaybedilir.

Özgürlükçü demokrat basın bu tür yorumlar konusunda çok daha hassas olmalı. İnsanların onuru, haysıyeti söz konusu olduğunda hele hele bu durum bir etnik, dinsel ya da yöresel yapısı hedeflediği zaman bu konuda en büyük hassasiyeti bizim göstermemiz lazım. İnsanın onuru en dokunulmaz değerdir.

***

Seçimlerden önce bağımsızların umulandan daha yüksek bir oy oranına ulaşacağını savunmuştum. Daha ne olacaktı diyenler belki olur diye yazayım. Diyarbakır’da Blok 8 vekil de çıkarırdı. Mardin’de 4, Ağrı’da 2 çıkardı. Alın size 40 milletvekili. Bir dolu ilde Blok seçimlere girmemesine rağmen Türkiye genelinde 2,5 milyon oy aldı. 

Şimdiden tahminimi yapıyorum, eğer çok ciddi bir felaket yaşanmazsa BDP 2013 yerel seçimlerinde 150’den fazla Belediyeyi rahatlıkla alır. (200 yazacaktım ama sonra coşmuş bu falan derler diye vazcaydım.) 

***

Seçimler sonrasında benim en çok dikkatimi çeken nokta Recep Tayyip Erdoğan’ın balkon konuşmasının selamlama faslıydı. Trablusgarp’tan Kudüs’e Bosna’dan Azerbaycan’a bilimum eski Osmanlı vilayetlerine selam çaktı Erdoğan. Eğer Türkler farkında değilse şunu hemen açıkça söyleyeyim Erdoğan’ın saydığı her yerde Osmanlıcılık havaları alerji yapıyor. Erdoğan bölgesel dış politikada da bu sultan havalarına iyice girerse Türkiye daha çok puan kaybedecek.



(17 Haziran 2011 tarihinde Yeni Özgür Politika gazetesinde yayınlanmıştır)

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen