Mittwoch, 3. August 2011

Necdet Özel'i Kürtler yargılasın



Necdet Özel'in kimyasal silahlarının kullanıldığının iddia edildiği bir operasyonu koordine ettiğine ilişkin görüntüler açığa çıktı. 

Söz konusu görüntüler PKK'ye karşı Türk ordusunun kimyasal silahlar kullandığına yönelik ciddi kanıtlar sunuyor. Hatta neredeyse kesin kanıtlar. 

Türk basınında tık yok. 

Olmaması şaşırtıcı mı? 

Hiç değil.

1990lı yıllarda Özgür Ülke, Yeni Ülke, Özgür Gündem kontrgerilla, JİTEM faaliyetlerini her gün deşifre ederken Türk basınının neler yazdığını hatırlayın. 

Kimsede tık var mıydı?

Hayır.

Özgür Gündem'in yayınladığı isim, eşgal, araç plakası, belgeleri birileri bir araya getirse kapı gibi bir kontrgerilla-kirli savaş iddianamesi çıkar. Bence hiç devlet arşivlerini şunu bunu karıştırmanıza, insanlıktan çıkmış itirafçıları konuşturmanıza gerek yok. 

Türk basını bu hikayeleri (o da sadece bir kısmını) ancak 10 sene sonra yayınlamaya cesaret etti. 

Bu gerçek göz önündeyken şimdi AKP'nin belini Necdet Özel'e bağladığı bir dönemde onun kimyasal silah kullanan bir komutan olduğu haberine yer vermelerini beklemek de herhalde hiç gerçekçi olmayacaktır.

***

Önümüzde bir suçu bu kadar açık seçik ortaya koyan deliller varken elimiz kolumuz bağlı oturamayacağımıza göre oturup neler yapılabileceğini düşünmek lazım. 

Ballıkaya'da yaşananlar ilk değil. 1980lerden bu yana Türkiye ile PKK arasında yaşanan savaşta işlenen savaş suçları dosyası oldukça kabarıktır. 

Bu savaş suçlarının araştırılması bugün Fethullahçıların arka bahçesi olan Türk mahkemelerine bırakılamaz. 

Uluslararası güçlerin elinde piyon konumunda olan Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi kurumların da ancak rüzgar Kürtlerden yana estiği, büyük güçlerinin çıkarlarının Kürtlerle kesiştiği zaman harekete geçeceği de sır değil zaten.

O zaman Özel'i Kürtler yargılasın.

***

Dünya tarihinde savaş suçlarının yargılandığı ve sivil toplumun, aydınların öncülük ettiği bir dolu sivil mahkeme var.

ABD'nin Vietnam savaşı sırasında işlediği savaş suçlarını yargılayan Russell Mahkemeleri gibi. Bertrand Russell, Jean-Paul Sartre'ın yanı sıra rahmetli Mehmet Ali Aybar da mahkeme heyetinde yer almış ve ABD mahkemede mahkum edilmişti. 

2003-2005 yılları arasında da aynı şekilde ABD'nin Irak'ta işlediği savaş suçları Russell'ınkine benzer bir şekilde kurulan bir mahkemeye taşınmıştı. Ama Vietnam savaşı sırasında yaptığı etkiyi yapamadı. 

***

Kürtler de kendi mahkemelerini kuramazlar mı? 

Yani illa mahkeme deyip vatan millet bölünecek paranoyasıyla yaşayanların bi taraflarını tutuşturmaya gerek yok. Bir girişim olsun diyelim. Ama gerçek bir iddianame oluşturacak nitelikte bir girişim. Olayları tek tek ele alacak, genel laflarla söylencelerle işi geçiştirmeyecek, tanıklarla konuşacak hatta yer yer deliller toplayıp onları koruyacak bir girişim. 

Varsın sembolik olsun. 

Ama Kürtler yargılasın. 

İddianame hazırlanır, Diyarbakır'da bir salona halk temsilcileri çağrılır, herkesin gözü önünde, kameralar önünde tanıklar konuşur, deliller sunulur, savaş suçları insanlara anlatılır. 

Oturup Türkiye'nin demokratikleşip bunların yargı önüne çıkarılmasını beklemeye gerek falan da yok. Sembolik mahkemeler yapılır, sonra ileride bir gün Türkiye'de böyle bir girişim olursa buna temel teşkil edecek güçlü bir zemin olur. 

Nasıl ki Ankara'daki siyasetçiden beklentili durum aşılmaya başlandıysa savcısından hakiminden beklentili durum da aşılsın. 

Yoksa yarın öbür gün ortada ne delil ne tanık ne de yargılayacak kimse kalacak.



(3 Ağustos 2011 tarihinde ANF'de yayınlanmıştır)

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen